İsveç'te bulunan Göteburg kanser merkezinde yapılan araştırmaya göre antioksidan vitaminler kanserli hücreleri azaltmıyor hızla çoğaltıyor özellikle kanser riski taşıyan ailesel yatkınlığı bulunan kişilerin antioksidan ilaçlardan uzak durması gerekiyor üstelik balgam söktürücü ilaçlar en büyük tehlike
kanserli hücreler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kanserli hücreler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2/01/2014
Antioksidan vitaminler kanserli hücreleri azaltmıyor hızla çoğaltıyor
seyyah1906
2/01/2014 12:54:00 ÖS
Yorum yok
9/05/2013
Prostat kanserinde ses ötesi dalgalarla yapılan mucize tedavi
seyyah1906
9/05/2013 10:10:00 ÖS
Yorum yok
Prostat kanserinde ses ötesi dalgalarla yapılan mucize tedavi |
Kısa adı "HIFU" tedavi yüksek yoğunluklu ultrason dalgalarıyla yapılıyor ultrason enerjisinin iletildiği dokuda ısı artışı sağlanıyor hedef bölgedeki kanserli hücreler robotik yolla yok ediliyor kanserli bölgede sağlıklı doku zarar görmüyor.
3/31/2013
Türk Üniversitesi Kanser Hücrelerini yok eden Yeni bir ilaç geliştirdi
seyyah1906
3/31/2013 04:52:00 ÖS
Yorum yok
Kanser Hastalarına yeni bir umut doğdu 4 yıldır kanser tedavisi üzerinde araştırma yapan Bursa Uludağ Üniversitesi hasta hücreleri yok edebilecek yeni bir ilaç geliştirdi
özel bir bileşimle hazırlanan ilacın benzer ilaçlara göre çok daha güçlü bir anti kanser özelliği olduğu belirlendi ilaç henüz deneme aşamasında gerekli testlerden geçtiği takdir de meme, prostat ve akciğer kanserleri tedavisinde kullanılacak.
özel bir bileşimle hazırlanan ilacın benzer ilaçlara göre çok daha güçlü bir anti kanser özelliği olduğu belirlendi ilaç henüz deneme aşamasında gerekli testlerden geçtiği takdir de meme, prostat ve akciğer kanserleri tedavisinde kullanılacak.
11/02/2012
kanserin sebebi hastanın kendisi olumsuz düşünce sürekli mutsuzluk
seyyah1906
11/02/2012 06:44:00 ÖS
Yorum yok
5/21/2012
uykuda nefes alma zorluğu çekenler sorun yaşamayanlara göre beş kat kanser riski taşıyor
seyyah1906
5/21/2012 04:00:00 ÖS
Yorum yok
Daily Telegraph'ta yer alan bir habere göre kimi bilim çevreleri, kandaki oksijen seviyesinin düşük olmasının habis tümör ve bu tümörleri besleyen damarların gelişimini tetikleyebileceğini söylüyor.
Bu çevrelere göre gelecekte doktorlar, horlama sorununu çözerek kanserli hücre gelişimini de önleyebilir.
Veriler, ABD'de 1500'ü aşkın deneğin katılımıyla 22 yılı kapsayan bir araştırmaya dayanıyor.
Bu kişilerde söz konusu dönemde kanser oranlarını inceleyen bilim adamlarına göre, uykuda ağır ağır nefes güçlüğü yaşayan kişiler, hiçbir sorun yaşamayanların yaklaşık beş katı oranda kanser riski taşıyor.
Bu tür nefes alma güçlükleri arasında en yaygın olanı, uyku apnesi.
Uzmanlar, yine de bu alanda daha fazla araştırma yapılmasının gerekli olduğunun altını çiziyor.
Çocuklarda uyku sorunları
Amerikan Araştırma Dergisi Pediatrics'te Mart ayında yayımlanan başka bir araştırma da horlama veya diğer uykuda nefes alma problemleri olan çocukların davranış sorunları yaşama riskinin arttığını göstermişti.
Araştırmacılara göre, uyku apnesi ve horlama gibi sağlık sorunları olan çocukların ileri yaşlarda hiperaktif olma olasılıkları daha yüksek.
İngiltere'de yaşayan 11 bin çocuk üzerinde yapılan araştırma heyetinin başkanı Karen Bonuck uyku problemlerinin çocukların beyin gelişimlerine zararlı olabileceğini açıkladı.
Bir tahmine göre, her on çocuktan biri düzenli olarak horluyor ve çocukların yüzde 2 ila yüzde 4'ü uyku apnesinden muzdarip.
Bu da uykularının bölünmesine ve nefes alma sorunları yaşamalarına neden oluyor.
Bu rahatsızlıklara sıklıkla bademcik ve geniz etinden kaynaklanan sorunlar yol açıyor. bbc türkçe
4/08/2012
sağlıklı hücreleri eğitip kanserli hücrelere saldırtacak kanser aşısı geliştirildi
seyyah1906
4/08/2012 11:37:00 ÖS
Yorum yok
Sunday Telegraph'ın aktardığına göre kanser hastalarının sağlıklı hücrelerini tümörlü hücrelere saldıracak şekilde eğiten yeni bir aşı geliştirildiğini yazıyor.
Tel Aviv Üniversitesi'nden araştırmacılarla Vaxil Biotheraputics adlı ilaç şirketinin ortak çalışması, kanser türlerinin yüzde 90'ında bulunan MUC1 adı verilen molekülü hedef alıyor.
Buna göre hastanın kendi bağışıklık sistemi kanserli hücreyle savaşıyor.
Aşı, hastanın bağışıklık sistemini kanserli hücreye direnmek üzere tetikliyor.
Dolayısıyla kansere yakalanmadan önce değil ama kanserli hastalarda başarı elde edilebiliyor.
Araştırma sonuçlarının resmi olarak yayınlanması bekleniyor ancak yeni denemelerin de sonuç vermesi halinde aşının altı yıl içerisinde piyasaya sürülebileceği belirtiliyor.
Aşının meme ve prostat gibi en yaygın kanser türlerinde de etkili olacağı düşünülüyor.
Kanser araştırma dernekleri gelişmeyi memnuniyetle karşıladıklarını söylerken daha fazla deney yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.
3/27/2012
kanserli hücrelerin korumasını ortadan kaldıracak antikor bulundu
seyyah1906
3/27/2012 09:06:00 ÖS
Yorum yok
İnsan savunma sisteminin, normal koşullarda, kanserli hücreleri bulup yok etmesi gerekiyor, ancak bu olmuyor.
Bilim adamları, tümör hücrelerinin savunma sisteminden nasıl kaçtıklarına dair önemli bir keşifte bulundu.
Sonuçları Amerikan Bilim Akademisinin dergisi PNAS'ta yayımlanan araştırmaya göre, tümör hücreleri etrafında, savunma sisteminin yok edici-yiyici hücrelerini durduran bir proteinin üretimini önemli ölçüde artırıyor. Bir antikor ise savunma sistemi için kırmızı ışık görevi üstlenen bu proteinin üretimini durduruyor, böylece kanserli hücrelerin koruması ortadan kalkıyor.
İnsanlardan alınan farklı kanserli tümörleri farelere aktaran bilim adamları, bir antikor ile tümörlerin küçüldüğünü gördü. Bilim adamları, böylece kanserin ya tamamen yok olduğunu ya da en azından metastazın engellendiğini kaydetti.
Bilim adamları, en geç iki yıl içinde yöntemin insanlar üzerinde deneneceğini bildirdi.
Araştırmayı yürüten ekibin başkanı, Stanford üniversitesi bilim adamlarından Irving Weissman, "beni yeme" sinyalinin bloke edilmesinin, farelerde denedikleri hemen her tür kanserli tümörün büyümesini, asgari düzeyde toksite ile durdurduğunu belirtti.
Bilim adamları insanlarda yumurtalık, meme, bağırsak, idrar torbası, beyin, karaciğer ve prostat tümörlerini inceledi. Hemen hemen tüm kanser hücreleri, CD47 proteininden, normal hücrelerin ürettiğinden üç kat fazlasını üretti. Bu protein, savunma sisteminin makrofajlarıyla yani yiyici hücreleriyle temas ettiğinde, kanserli hücrenin yok edilmesini engelleyen bir dizi kimyasal tepkimeye neden oldu. CD47 üretimi ne kadar yüksekse hastanın yaşam süresi o kadar kısaldı.
İnsanlardan alınan kanser tümörlerinin yerleştirildiği fareler üzerinde yapılan deneylerde ise CD47 üretiminin bloke edilmesinin, savunma sisteminin kanserle mücadelesini güçlendirdiği görüldü. CD47'yi engelleyen bir antikor verilmesi, farklı türdeki kanserli tümörlerin büyümesini durdurdu. Küçük tümörlerin birkaç hafta içinde tamamen yok olduğu, büyük ve saldırgan tümörlerin metastaz yapmadığı tespit edildi.
10/25/2011
kemoterapi ile birlikte kullanılan akciğer kanseri aşısı ilerlemeyi yavaşlatıyor
seyyah1906
10/25/2011 07:41:00 ÖS
Yorum yok
Lancet Onkoloji Enstitüsü'nde 148 hasta üzerinde yapılan testler, aşının kemoterapi ile birlikte kullanıldığında kanserin ilerleyişini yavaşlattığını gösterdi.
Benzeri bir deney de "kanserli" protein üretmesi için genetik değişime uğratılmış bir virüsten elde edilen TG4010 adlı aşının kullanıldığı Strasbourg Üniversitesi'nde yapıldı.
Deneye katılan ileri evre küçük hücreli olmayan akciğer kanseri hastalarının hepsine standart kemoterapi tedavisi uygulandı. Bu hastaların yarısına ayrıca genetik değişime uğramış virüs enjekte edildi. Altı ay sonra kontrol edilen hastalardan aşı kullananlarda kanserin ilerlemesinin yavaşladığı gözlendi. Aşıyı kullanan hastalarda hayatta kalma oranı yüzde 43'e yükselirken aşıyı kullanmayanlarda bu oranın yüzde 35'de kaldığı tespit edildi.
Kanser aşısı, tıpkı enfeksiyona karşı geliştirilen aşılarda olduğu gibi bedenin kendi bağışıklık sisteminin eğitilmesine dayanıyor.
Kanserli hücrenin, kontrol edilemez bir biçimde büyüyerek farklı bir görünüm aldığını ve hücre üzerindeki proteinlerin de değişime uğradığını belirten bilim adamları, bağışıklık sisteminin bu değişimleri fark etmek için eğitilebileceğini ileri sürüyor.
Bilim adamları, aşının akciğer hastaları arasında hayatta kalma oranını gerçekten yükseltip yükseltmediğini saptamak için daha fazla araştırma gerektiğini de sözlerine eklediler.
9/12/2011
bilim adamları güz çiğdeminden elde ettikleri ilaçla kanserli hücreleri yok etmeyi başardılar
seyyah1906
9/12/2011 12:50:00 ÖS
Yorum yok
İngiltere'de bilim insanları güz çiğdemi (ya da acı çiğdem) bitkisinin özünden elde ettikleri ilacın kanserli hücreleri yok ettiğini söylüyor.
güz çiğdemi-acı çiğdem |
Bradford Üniversitesi'nde görevli araştırmacılar, güz çiğdeminin henüz laboratuvar aşamasında fareler üzerindeki deneylerinden elde ettikleri sonuçları açıkladılar.
Ekibin başkanı Profesör Lawrence Patterson, araştırmanın insanlara yönelik yeni bir ilacın geliştirilmesi potansiyeli taşıdığını söyleyerek, güz çiğdemi ekstresinin tümörler üzerinde ''akıllı bir bomba'' kadar etkin olduğunu belirtti.
Araştırmacılar, fare deneylerinden görüldüğü kadarıyla, güz çiğdeminin sağlıklı hücreler üzerinde hiçbir yan etki bırakmadan sadece tümörü hedeflediğini söylüyor.
Eski Mısır'dan kalan arşivlerde adı geçen güz çiğdemi tıp camiasının yüzyıllardır bildiği bir bitki.
Öne çıkan belli başlı özelliklerinden biri, zehirli olması.
Bradford Ünversitesi'deki ekip, bitkinin toksik etkisini sadece kanserli hücrelere yöneltmeyi başardıklarını söylüyorlar.
Deneme aşamasındaki ilaç, sadece tümörlerin saldığı bir kimyasalla karşılaşınca faal hale geliyor.
Deney fareleri üzerinde yapılan araştırmada, beş ayrı tipte kanserden kaynaklanan katı tümörlerin yarısının tek bir dozda etkin şekilde iyileştiği görüldü.
Araştırmacılar, bunun kesin bir çare olarak algılanamayacağını; fakat insanlar üzerinde iki yıl içinde klinik deneylere başlamayı umduklarını belirtiyorlar.
6/20/2011
fareler üzerinde denenen prostat kanseri aşısı yüzde 80 oranında başarılı oldu
seyyah1906
6/20/2011 06:21:00 ÖS
Yorum yok
Sağlıklı hücrelerden alınan DNA'larla üretilen aşı, farelerin yüzde 80'inde prostat kanserini tedavi etti.
Bu yöntemin başka kanser türlerinde de denenebileceğini belirten bilimadamları tümörler üzerinde çalışmaya başladıklarını açıkladı.
İngiltere Kanser Araştırmaları Vakfı Cancer Research, bunun çok önemli bir gelişme olduğunu ancak insanlar üzerinde de denemeler yapılması gerektiğini belirtti.
'Denemeler yıllar alabilir'
Kanser aşıları, insanları enfeksiyona karşı koruyan geleneksel aşıların aksine, bağışıklık sisteminin vücuttaki tümörlere saldırmasını sağlıyor.
Bu aşılar, kanserli hücrelerin yüzeyindeki antijen olarak bilinen tümör belirteçlerini (marker) hedef alıyor.
Leeds Üniversitesi'nden Prof. Alan Melcher, "Bağışıklık bilimindeki en büyük güçlük, başka yere zarar vermeden doğrudan tümürü hedef alan antijenler geliştirebilmektir" diyor.
Leeds ve ABD'deki Mayo Clinic uzmanları, sağlıklı prostast hücrelerinden aldıkları DNA'ları virüse enjekte ettiler.
Sonra bu virüs farelere enjekte edildi. Prostat DNA'sı, virüsün çok farklı türde prostat antijeni üretmesini sağladı. Bağışıklık sistemi virüsle savaşırken, kanserli prostat hücrelerine saldırmayı öğrendi.
Laboratuvarda toplam dokuz aşıyla farelerin yüzde 80'i tedavi edildi.
Prof. Melcher insanlar üzerindeki denemelere yıllar sonra başlanabileceğini söyledi. Melcher, "Bu heyecan verici bir gelişme. Bu, sıfırdan yapılan bir araştırma değil. Umut verici, immunoterapi ve virüs tedavilerine dayanan bir çalışma" dedi.
Bir süre önce doktorlar, Ipilimumab adlı bir ilacın bağışıklık sistemini kanserle savaşmaya zorlayarak ortalama ömrü uzattığını duyurmuşlardı.
bbc türkçe
5/02/2011
kanserle mücadelede en ilginç yöntem hastanın kan hücreleri seferber edilecek
seyyah1906
5/02/2011 06:22:00 ÖS
Yorum yok
Kanserle mücadelede, hastanın kan hücrelerini seferber etmeyi öngören yeni bir yöntem üzerinde araştırma yapılıyor.
Bu yöntem, hastanın kanından alınan akyuvarların laboratuvar ortamında ''eğitimden geçirilip'' kanser hücrelerinin hangileri olduğunu ezberlemelerini öngörüyor.
Araştırmacılar, vücuda geri konuldukları zaman, akyuvarların bir alt grubunu oluşturan ''hafıza T hücrelerinin'' kanserli hücre avına çıkarak bir yılı aşkın süre içerisinde tümörleri yok etmesini hedefliyor.
Bu tedavi yöntemi şu an için dünya çapında sadece bir avuç hasta üzerinde denendi.
Araştırmacılar, 5-10 yıl içerisinde halihazırda deney aşamasındaki yöntemin genel onay almasını umduklarını söylüyorlar.
Amerikalı araştırma ekibi, en ölümcül kanser türlerinden biri olan melanoma sahip dokuz hasta üzerinde yeni yöntemin nasıl sonuç verdiğini bir bilim dergisinde açıkladı.
İleri derecede melanomu olan dokuz hastanın da önce ciltlerinde başlayan kanser, vücutlarının diğer bölgelerine de yayılmıştı.
Bu aşamada melanom hastalarının çoğunluğu bir yıldan kısa süre içinde ölüyor.
Dokuz hasta üzerinde denenen T hücreli tedavi yöntemi, çoğunda kanserin ilerleyişini engelleyemese de, aralarından birinde kanser giderek küçülmekle kalmadı, iki yıl aradan sonra yapılan taramalarda kanser izine rastlanmaz oldu.
Dana-Farber Kanser Enstitüsü'nün gerçekleştirdiği deneyin başkanı Doktor Marcus Butler, henüz araştırmanın ilk aşamalarında olduklarını ve çok daha büyük sayıda hasta üzerinde yeni deneylere ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.
BBC'nin sorularını yanıtlayan Doktor Butler, ''Laboratuvar eğitimli kanser öldüren T hücreleri, kansere karşı uzun süreli etki sağlayabilir.'' dedi.
Kansere karşı akyuvarlardan faydalanmayı amaçlayan ''immunoterapi'' deneylerinde karşılaşılan bir sorun, hastaya geri enjekte edilen T hücrelerinin ömrünün çok kısa sürede sona ermesi.
bbc türkçe yaşam
2/22/2011
bilimadamları kanserli hücreleri yayan enzimi durdurmayı başardılar
seyyah1906
2/22/2011 08:26:00 ÖS
Yorum yok
İngiltere'deki Kanser Araştırmaları Enstitüsünden bilimadamları, fareler üzerindeki deneylerde kanserli hücrelerin yayılmasını bir enzimi bloke ederek durdurduklarını açıkladı.
Yapılan deneylerde LOXL2 adlı enzimin bloke edilmesi, kanserin vücutta metastazını engelledi.
Cancer Research dergisinde yayımlanan bulgular, bilim çevreleri ve araştırma vakıflarınca olumlu bir gelişme olarak yorumlandı.
Raporun yazarları, kanserden ölümlerin yüzde 90'ının, tümörün vücuda yayılmasından kaynaklandığına dikkat çekiyor.
Araştırma kapsamında ise uzmanlar, meme kanseri bulunan hastaları incelediklerinde, kanserin yayılması ve hayatta kalma oranlarının düşmesiyle LOXL2 enzimine bu kişilerde yüksek oranlarda rastlanması arasında bir bağ bulunduğunu ortaya koydu.
Bulgular ayrıca LOXL2'nin kanserin ilk yayılmaya başladığı evrelerde önem taşıdığını gösterdi.
Bu enzim, kanserli hücrelerin, meme dokusundan ayrılıp kana karışmasında da rol oynuyor.
Bilimadamları fareler üzerinde yaptıkları deneylerde işte bu enzimin faaliyetini engelleyecek kimyasal maddeler ve antikorlar kullandı.
Bu uygulama sayesinde kanserli hücrelerin diğer dokulara yayılması engellendi.
Araştırmacılar, yeni üretilecek ilaçlarla bu enzimin hedef alınabileceğini, ayrıca kanserin yayılmaya başladığının erken aşamada tespit edilmesini sağlayacak testler geliştirebileceğini, bu sayede çok sayıda hayatın kurtarılabileceğini söylüyor.
bbc türkçe sağlık
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)